Perşembe

uyan giz


çok başka olabilirdi, başka bir yer, başka bir zaman, başka bir kimlik yeni bir benlik mümkün mü? dedin. mümkün demek için geldim.

bir gece yarısı birden bire kadın olduğunu sanan çocuğa farklılığını hatırlatmaya geldim. hayatın bütün belirsizliğiyle güvensizliğiyle yaşaması gerektiğini söylemeye geldim. yaşamın girdabına dalıp, tadı olmayan bütün tehlikeleri yaşamanı istemeye geldim. ait olmak istediğin bir yer, sırtını dayamak istediğin bir sırt aradığın bu çıkmaz sokaktan çıkarmaya geldim seni. yaslanabileceğin tek şeyin kendin olduğunu, farkında olmadan kendi tatlı mahkumiyetini inşa ettiğini, kendin olmaktan kaç ışık yılı uzağa atıldığını göstermeye geldim. kaçayım derken tam ortasına düştüğün bu demir parmaklı sevimli sığınaktan gün yüzüne çıkmanı istemeye geldim. hayat/ölüm/hayat döngüsünde tattığın bu kaçıncı ölüm? söylemeye geldim. kemik kadını sahneye davet etmeye, küllerini dünyanın dışına savurmaya geldim. 'dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen, ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu' görüyorsun ya, sana en sevdiğin şiiri okumaya geldim. sanki sonu başından belli bir filmde olmadığına uyandırmaya geldim.