Cumartesi

ey tanrı

bu defa olmama ihtimalin üzeriden değil olabiliten üzerinden konuşuyorum. Sen de farketmişsindir kıvranışlarımı, sanki kendimi yeniden doğuruyor gibiyim. İçimden yeni bir ben çıkarmak nasıl geliyor sana bilmiyorum ama senin yarattığından pek memnun değil buradakiler. Şikayetçiler benden dolayısıyla senden. Ben de düşündüm toplaştım ve ha gayret bismillah diyerekten tekrar denemeye ezberlediklerimi bir köşeye fırlatıp baştan yazmaya karar verdim.

önce,

sokağın herhaline alışan olmak yerine hafif sol biraz geri az ileri diyerek yıktım duvarları. Geçtim içinden teker teker tükürdüklerimin sardıklarımın ve sevdiklerimin.Az biraz önce farkettim tükürdüklerimin sevdiklerime oranla fazla olduğunu, yasal acılarım kuyruk sokumum ve cinsini siktklerim. Üç ana başlıkta ve kendi içlerinde ikişer üçer ayırdıklarımla beraber elime kalan bir iki güzellik dışında bom bok yapayalnız bıraktın beni. Kabul et, sende mutlu değilsin bu orospu ruhlu kulundan, bir yerlerde birşeyleri eksik yaptığının farkındasın ama konduramıyorsun asaletine. İçten içe "senin hiç suçun yok mu" diyorsun duyuyorum.. kuşkusuz sütten çıkma değilim ama hangimiz öyleki? Tek başıma kurmadım bu oyunu, bir tuğla da onlar koydu, yalnız değildim bu oyunda birileri bir yerlerde bana benzedi ve zamanla inkar etti. Tıpkı benim seni en başından inkar ettiğim gibi...

sonra,

vazgeçtim sokaktan, ışıklı bir cadde seçtim kendime adına istanbul dedikleri. Sabahlarımı topladım birer ikişer, soktum bir zaman makinasına yolladım geçmişin en dibine bir daha gün yüzüne çıkmasın diye. Üstümden-altımdan geçen adamları topladım üçer-beşer soktum kıyma makinasına böldüm en küçük parçalarına bir daha birleşmemeleri temennisiyle. Tek kullanımlık doğurdum kendimi, tek seferde yaşadım acıları ve mutlulukları. Son kullanma tarihim geçmeden iade edileyim diye..

yine..yeniden

Hiç yorum yok: