Salı

öteki

pek deneyimim olmasa da şöförü kendim olan yolculuklar istiyorum, bir kaç kasetle gidemeyeceğimiz yer yok gibi. Tek başıma olduğum bir yolculuk yok. Belki çok sonra şimdi sen ve sana benzeyen adamlar var bavulda. Ben hala dolaşıyorum diye yırtınarak sezen'e eşlik ettiğim şarkılarla birlikte uzun bir yolculuk istiyorum, küçük kasabalar, bahçeler.. esnaf yüzleri, çocuklar tarlalar ve batıp doğan güneş. içinde olmadığını düşündüğün ne varsa senden ibaretken, ben hala ne istemediğinden eminken.. geç başlamış yolculuğumsun işte, ben çok sonra gelemeyen kadın olmaya hep alışığım oysa. beş taşının ikisini çaldırmış çocuk olarak yazıyorum oysa, hırsızın hiç mi suçu yok diyoruz kendi aramızda. Bilirsin işte, bazen madalyonun diğer yüzü vardır, aslında hep vardır ama bazen farkederiz. Bu da dolayısıyla onu bazen varmış yapıyor. Neden bu kadar aynı cümleleri kuruyorum diye sormuyor değilim, sen de yaparsın ya.. tıkandığı zaman patlayan tuvalet gibi işte. Örnek hoşuna gitmedi anlaşılan, ama ben bilmiyorum işte hoşnutsuzluğunu dizginlemeyi.bi çocuğu seversin ya kucağına almaktan korkarsın, incitmek istemezsin minicik bebeği. büyütemediğim ve her dafasında kucağımdan düşürdüğüm bebek gibisin. Bunları sesli söylemeyi istemezdim, bu denli cesur değilim. sende aradığım ötekinde olunca beş taşının kayıp iki taşını bulmuş çocuklar gibiydim ben de.

bu masum bir oyun olmalıydı, gerçek olamayacak kadar çocukçaydı. daha üçlere gelmemişken..

1 yorum:

Emre ÜNAL dedi ki...

Ya nasil tatli kafa yasiyorsun ki yaziyorsun bunlari cok iyiler